• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/otacikoyu3
  • https://twitter.com/otacikoyu
  • https://www.instagram.com/otacikoyu
Üyelik Girişi
Aidat Borcu Sorgulama
Otacı Köyü
Otacı Köyü Kan Bankası
Otacı Fm
Atatürk Köşesi
Etkinlik Takvimi

Atatürk'ün Kızılcahamam Ziyareti.


  Atatürk’ün gezilerinde yanından pek ayırmadığı yazar (Prof.Dr.) Âfet İnan, bir toplantıda arkadaşlarından Kızılcahamam’ın güzelliklerini işitir ve merak ederek ilçemizi görmek ister. Fakat o tarihlerde yol hiç de müsâit değildir ve konaklamak için yeni açılan bir yatılı okuldan (Şimdiki Endüstri Meslek Lisesinin olduğu yerdeki eski bina) başka bir tesis de yoktur. Buna rağmen otomobil ile Zir (Mürted) Ovası’nı aşarak Kızılcahamam’a gelirler.
      O günlerde pek az ev olan,vâdisinde manzara olmayan ama çamlık ve akarsuyu pek güzel olan Kızılcahamam hoşlarına gider ve ilçemiz hakkında edindiği olumlu intibâları dönüşte Atatürk’e ballandırarak anlatır. Atatürk de ilk fırsatta ilçemizi ziyâret etmeye karar verir.125 Bu fırsat 1934 Temmuz ayında çıkar. 2.Türk Dil Kurultayı’nın 18 Temmuz 1934 de İstanbul Dolmabahçe Sarayı’nda yapılması kararlaştırılmıştır.126 Bunun için İstanbul’a gidecek olan Atatürk’ ün, karayolu ile gitmesi ve yol güzergâhındaki Kızılcahamam’da konaklaması plânlanır.
      Bunun üzerine zamanın Ankara Valisi Nevzat Tandoğan tarafından Soğuksu’ ya çadırlar gönderilir. Kamp yerinde gece kalınabilecek şekilde hazırlıklar yapılır.
      Ziyaret heyetindekiler Prof. Âfet İnan, Dahiliye Vekili (İçişleri Bakanı) Şükrü Kaya, yakın arkadaşları ve Antep Milletvekili Kılıç Ali, Nuri Conker, Bilecik milletvekili Salih Bozok, Bolu milletvekili İsmail Hakkı, Rize milletvekili  Hasan Cavit  ile ordu müfettişi Fahrettin Altay Paşa ve maiyeti olduğu halde 16 Temmuz 1934 sabahı sıcak bir havada Ankara’dan hareket ederek, toz-duman içinde, otomobil ile Atatürk’ü görmek için yol kıyısına toplanmış halk arasında Kazan’a uğrarlar. Kendilerini nahiye müdürü, muhtar, kalabalık bir halk topluluğu ve okul öğrencileri karşılar. Kalabalık, kendisine yaklaşmaya cesaret edemezken, güzel giyimli, esmer çehreli bir kadın Atatürk’e yaklaşarak;“hazırlık yaptıklarını ve hiç olmazsa bir tas ayranlarını içmelerini” ister. Atatürk; ”Kadının kim olduğunu” sorar. Kendisine, köyün yeni muhtarı Satı Kadın olduğunu söylerler. Satı Kadını açık sözlülüğü, medeni cesareti ve pratik zekâsından dolayı takdir eden Atatürk: ”İşte tam mebus olacak kadın” diye görüşünü belirtir. Kazan’da kendilerini karşılayan Muhtar Satı Kadın’ın ikrâm ettiği ayranı içerler. İleride belde olduğunda ilk Belediye başkanı olan Remzi Çırpan’ın annesi olan Satı Kadın, bir sene sonra Türkiye’nin ilk kadın milletvekili olarak T. B. M. M.’ne girer.
      Atatürk’ün ziyâreti birkaç gün önceden duyurulduğu için, köylerden de gelenlerin teşkil ettiği büyük bir kalabalık ile devlet memurları 16 Temmuz sabahından itibâren şimdiki P.T.T.önündeki alana ve yolun iki yanına dizilerek beklemeye başlarlar. Ankara Caddesinin başından, P.T.T. binası önüne kadar da ilçede bulunan halılar toplanıp yola serilir. Emniyet tertibâtı da, daha önceden Ankara’dan gelen askerî birlik ve polislerle sağlanır.
      O gün sıcak  havada, ilçe girişinde birikenlerin heyecanlı bekleyişleri sürerken, önce Muhafız Birliği’nin motosiklet gürültüsü duyulur. Arkasından da Atatürk’ün üstü açık spor arabası görünür. Kâfile, karşılayanların önünde durur.Atatürk kendisini alkışlayanlara selâmla karşılık verir. Arabasında kendisinden başka Âfet Hanım ve yâveri vardır. Diğer ileri gelenler de öbür arabadadır.
      Kendisine ilk yaklaşan ve “Hoşgeldiniz Paşam!” diyen, O zaman ki yatılı okul müdürü Muhittin Akdik idi. Daha sonra kaymakam, hakim ve diğer ileri gelenler sırayla yanına gidip   “Hoşgeldiniz”  derler.  Atatürk, ün  kalabalığa hitâben yaptığı kısa  konuşmadan  sonra, Okul  müdürünün  okulu işaret etmesi üzerine, arabalarla okula varılır. Okul gezilirken, bir ara Atatürk cebinden çıkardığı not defterini inceler ve müdüre hitaben: ”1927 yılında ....... liraya mâlolan okul bu mu?” diye sorarak, binaların sağlam yapılıp, iyi bakılmasına dair tavsiyelerde bulunur. Okul müdüründen de yapılan eğitim çalışmaları hakkında bilgi alır.
      Daha sonra arabalarla Soğuksu’ya doğru hareket edilir. Büyük Kaplıca’nın önüne gelindiği sırada ziyâret amacıyla durulur. Bu arada yere sermek amacıyla ilçede ancak 4-5 tane halı bulunabilir. Atatürk burada yaşlı bir kadınla (Celal Demirçin’in annesi) sohbet etmeye başlar. Kendisini daha yakından görmek ve konuşmayı dinleyebilmek amacıyla etrafını sıkıca saran halkı uzaklaştırmak için polislerin hareketini gören Âfet Hanım’ın: ”Paşam, polisler halkı rahatsız ediyorlar” şikayeti üzerine Atatürk’ün yâverine ve polislere hitâben:
       -”Halkı serbest bırakın, dokunmayın” demesinden cesâret alan halk iyice yaklaşır. Buradaki sohbetten sonra Atatürk, ilkel durumdaki kaplıcaya girip suyunu kontrol eder. Banyo yapma isteğinden “ suyun sıhhî olmadığı” gerekçesi ile doktoru tarafından vazgeçirilir. Aynı şekilde Küçük Kaplıca’nın suyunu da bizzat kontrol ederek, daha sonra kamp yeri olan Büyük Soğuksu’ya hareket edilir.
      Kâfile bunaltıcı bir havada Büyük Soğuksu’ya geldiğinde karanlık basmıştır. Burada ilçe idarecileri tarafından hazırlanan sofrada yemek yenilir. Temmuz sıcağında küfür küfür esen çamlıkdan çok hoşlanmıştır. mehtabın bütün güzelliği ile çamlığı aydınlattığı bir ortamda gece yarısına kadar sohbet edilir ve akademik konuşmalar yapılır. Etraf ve çadırların içi lüks lâmbaları ile aydınlatılmıştır. Fakat Büyük Soğuksu Gazinosu’nun olduğu yere kurulan kamp yerinde sivrisineklerin tâciz etmesi sebebiyle dışarıda kalamayıp çadırlara geçerler. Bu arada Atatürk mutlaka banyo yapmak isteğinde bulunduğundan, Vali Nevzat Tandoğan’ın emriyle Ankara’dan iki arazöz ve bir küvet getirilir. Arazözlerin kaplıcadan taşıdığı su ile Atatürk banyo yapar. Sonra da istirahate çekilir.
      Ertesi sabah (17 Temmuz) belediye başkanı Tahir Barlas olduğu halde ilçeden  bir gurup, kamp yerine varır. Tahir Barlas, Altın Su’dan doldurduğu bir sürahi ile  önce kendisi  içip sonra da Atatürk’e bir bardak su ikram eder ve suyun nasıl olduğunu sorar. Suyu çok beğenen Atatürk: ”Kızılcahamamlılar, bu su altın gibi” der   ve böylece bu suyun adı da (Altın Su) Atatürk tarafından konulmuş olur.
       Atatürk ayrıca kalabalığa hitaben bir konuşma yapar: ”Bu cennet yurt köşesinde mutlusunuz Kızılcahamamlılar” Sözünü de bu sırada söyler.  Konuşmadan sonra belediye başkanının girişimi ile, acele kamp yerinin tapusu çıkarılıp Atatürk’e takdim edilir. Saat 11:00’e doğru da, bütün kasaba halkı İstanbul Caddesi’ (Cengiz Topel Caddesi) nden, Bolu istikâmetine uğurlarlar. Kasabada bulunan bütün araçlar da, Gerede’ ye kadar O’na eşlik ederler.
      Bu ziyâretten sonra, Atatürk’ün,altında dinlendiği çam özel bakım altına alınır ve, söylediği meşhur: ”Bu cennet yurt köşesinde mutlusunuz Kızılcahamamlılar” sözü bir levhâya yazılarak asılır. Yanına da küçük bir büstü konur.
     Aynı gün çıkan Cumhuriyet, Hakimiyet-î Millîye ve Vakit gazeteleri, Mustafa Kemal’in ilçemize yaptığı ziyareti aşağı yukarı aynı sözlerle  duyururlar:
      “Gâzi Hazretleri bu sabah saat 09:00 da beraberinde Dahiliye Vekili Şükrü Kaya, mebuslar Kılıç Ali ,Nuri, Hasan Cavit, Salih ve İsmail Hakkı Bey’lerle, ordu müfettişi Fahrettin Altay Paşa ve maiyeti olduğu halde, Ankara’dan otomobille Kızılcahamam’a hareket etti.  “Yol boyunca, toplanan köylüler Reis-i Cumhur Hazretlerini büyük sevinç tezahürleri ile karşıladılar. Atatürk Kızılcahamam’da çamlıkta hazırlanan çadıra geçti”
      Böylece, Kızılcahamam’lıların ve ilçeye turistik amaçlı gelenlerin  asla unutamayacağı, önemli bir tarihî olay yaşanır.
      Prof.Dr. Âfet İnan’ın hatıralarına göre Atatürk, yol boyunca, etkilendiği Kızılcahamam ile ilgili olarak şu değerlendirmeyi yapar:
       ”Bu turistik beldede oteller yapılmalıydı. Kaplıca suyundan daha modern tarzda istifade edilebilirdi. Ormanların bakımı ve yenilerinin yetiştirilme gayretleri bu yerlere büyük imkânlar sağlardı.”
      Atatürk bu değerlendirmeleri ile, O günkü Kızılca’yı değil, sanki geleceğin Kızılcahamam’ını târif eder gibidir. O günkü şartlarda, belki hayâl olarak görülen bu dilekler, büyük ölçüde ancak 1994 sonrası gerçekleşme durumunda olmuştur.
       Bu ziyâretten başka, 1935 de Trakya Manevraları’na gittiği sırada Kızılcahamam’a bir kere daha uğrar. İlçemiz Pazar Köylü araştırmacı Demirhan Tuncay, o yıllarda bir ilkokul öğrencisi iken, Çeştepe önünde Atatürk’ü karşılayanlar arasındadır ve kendisiyle bizzat görüşme imkânı bulmuştur.
       Atatürk’ün ilçemizi ziyareti ile ilgili olarak, kendisinin ölümünden sonra başka bir gelişme daha olur ki, onu da zikretmeden geçemiyeceğiz.
      1939 veya 1940 yıllarında zamanın İlçe Turizm derneğinin girişimi ve bir bayram vesilesi ile (Muhtemelen 19 Mayıs) düzenlenen güreş müsabakalarına,  Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım ve bir çok milletvelkili de davet edilir. Güreşlerden önce Turizm Derneği Başkanı rahmetli Murtaza Yıldız, Atatürk hakkında bir konuşma yapar. Bu konuşmadan sonra kürsüye davet edilen Makbule Hanım, Kızılcahamam’lılara teşekkür eder ve, çantasından vaktiyle Atatürk’e verilmiş olan tapuyu çıkararak:
      -Bu tapu bizden ziyade size lâyıktır Kızılcahamam’lılar! Diyerek, Atatürk’ün kamp yapmış olduğu yerin tapusunu ilçeye iade eder.
Derleyen...: Davut ARAÇ
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam91
Toplam Ziyaret522375
Whatsapp İletişim Hattı
Kabir Ziyareti

...::: OTACI KÖYÜ :::...

Yönetici

  

Takvim
K.Hamam Soğuksu Haber
Namaz Vakitleri
Hava Durumu
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar35.037435.1778
Euro36.390736.5365